Antik çağdan başlarsak: Truvalı Helen, İngiltere'den Anne Boleyn, Fransa'dan Josephine, Osmanlı da Hürrem hepsi ülkelerinin kaderlerini değiştirdiler.
Görsel Alıntıdır:Truvalı Helen
Görsel alıntıdır:Hürrem Sultan
Aslında, gerçek hiç de öyle değildi! Krala ya da padişaha ne kadar yakınsanız :Gözyaşı, acı ve rekabet derecesi artıyordu. Siz ne düşünüyorsunuz bilemiyorum, bana göre: "Muhteşem Yüzyıl" bunu çok iyi vurguluyor.
Görsel Alıntıdır: Padişahı uğurlarken harem.
Etraflarında nedimeleri olan, çok güzel elbiseler giyen, göz alıcı mücevherler takan hanımların; yaşadıkları acının adı: Muhteşem Yalnızlık.
Gerçekte prenses ve kraliçelerin hayatı:
Kurallara uyması beklenen, ünvanının verdiği sorumluluktan dolayı hasta da olsa hem güzel hem mağrur duran, evlilik çağları geldiğinde ülkesinin çıkarları için "kiminle eş olması münasipse" onunla evlenen, bu yüzden sürekli eğitim gören insanlardı.
Evlendiklerinde de çilesi bitmiyordu. Ülkeler arası diplomattılar.
Bildiğim kadarıyla:
Avrupa'daki ülkeler arasında evlilikler sayesinde oluşan aile bağlarıyla ittifaklar kuruluyordu. Osmanlı da, ilk dönem Yıldırım Bayezid Germiyanoğullarının kızı Devletşah Sultan'la evlenince, Germiyanoğulları Osmanlı'ya katıldı.
Görsel Alıntıdır:Yıldırım Bayezid
Çevrelerinde kendilerine sadık insanlar yoksa diplomasiyi de bilmiyorlarsa: Tarihin sayfalarında yerini alıyordu. Kimi sürgün kimi de talihsiz Fransa Kraliçesi: Marie Antionette gibi giyotinde can veriyordu.
Görsel Alıntıdır:Marie Antionette
İnsan, düşman edinmeye görsün; bizler bile yanlış anlaşılmalardan yakınıyoruz. Onlarsa yönetemediklerinde, ülkelerinin kaderleriyle birlikte kendilerininki de değişiyordu.
Güzellikleri, akıllarıyla birlikte aşkları da tarihe geçen kraliçeler de var:
Kleopatra.
Bu kadın, ülkesini Roma esaretinden korumuş.
Görsel Alıntıdır:Kleopatra
1.Elizabeth biraz ayrılıyor. Babasından tacı devraldığı günden itibaren ülkesi: Aydınlanma Devri'ne giriyor. İşin ilginci, tarihe:
"Bakire Kraliçe" diye geçer.
Görsel Alıntıdır:1.Elizabeth
Her an değişen çıkar ve siyasi rüzgarlar karşısında yol aldıklarından; kime ne kadar güvenecekleri meçhul??
Zaten, Hürrem de üstüne basarak:
"Sadakat."
demiyor mu?
Görsel Alıntıdır:Saray
Gösterilen ise: Mutluluk Projesi. İnsanlar, bu düşü seviyor!
Aklımızda kalanlardan: Prenses Diana ile Kraliçe Elizabeth arasındaki husumet
medyada yankı bulmuştu.
Pargalı İbrahim, dizi de: "Muhteşem Yalnızlığı" çok güzel betimler:
Arafta kalmak.
Görsel Alıntıdır: Kraliçe Tacı
Sizce de öyle değil mi?
Herkese sevgilerimle...
Çok ama çok güzel bir yazı olmuş.
YanıtlaSilHaklısın sürekli öldürülme korkusu. Erkek doğurcam korkusu.
Çocuklarını suikaste gidermi korkusu:)
Bazen iş yerinde bir kaç insandan sorumlu olurduk da nasıl huzursuz oluruz. başarabilecekmiyim diye:)
onları düşünemiyorum bile :)
Çok güzel bir yazı olmuş canım :)
Evet,belki de yeni bir yarışma konusu olurdu.Sürekli riskde olma heyecanı...Ben de ,haremi gördükten sonra senin gibi düşünüyorum.Sağolasın ,gülaycığım.
Silçok güzel anlatmışsın canım. biz normal insanlar için bile öyle oluyor bazen. Biraz iyi bir yerdeysen, güzelsen vs. hemen kuyun kazılmaya, dedikodun yapılmaya ve yalnızlaştırılmaya başlanıyorsun
YanıtlaSilHepimiz bunları zaman zaman yaşıyoruz:(((
SilGüzel bir saptama olumuş :)
YanıtlaSilTeşekkürler:)
SilHarika bir yazı yazmışsın, eline sağlık...Görseller de çok güzel.
YanıtlaSilTeşekkürler ,İpek'ciğim:))
Silevet bence de çok güzel bir yazı olmuş..aslında kadınların muhteşem yanlızlığı mı desek ne desek acaba bu duruma? harem kadınlarının yanlızlığı herhalde.. nede olsa malum bir devlet büyüğümüzde! bugünlerde (değerli yanlızlık) içinde..bayağı birbirlerine uymuşlar:)) elinize sağlık..iyi günler..
YanıtlaSilDüşünüldüğünde sahiden de hiçbirinin yerinde olmak istemiyor insan.
YanıtlaSilMutluluk küçük detaylarda gizli özünde.
Emeğin ve bakış açın için teşekkürler.
Sevgiler...
BENCE DE:) Aklıma ne geldi biliyor musun:Tek taşımı kendim aldım,tek başıma kendim taktım.Girmeyiniz havaya!! :))
Silkesinlikle öyle bencede.asla gıpta edilemeyecek konum benim için.belki küçükken beyaz atlı prensin muhteşem elbiseler içinde beliren prensesine özenirdik çocukken ama işte yazmışsın gerçek hiçde öyle değil.
YanıtlaSilSana bir sır vereyim mi? İçten içe hala ,benim prensimi bekliyorum:)))
SilKraliyet ailesi üyesi olmakkkk?? 1000 yıl düşünmeli:)
Osmanlıdaki kadınlar ne çekti beeee :=))
YanıtlaSil:D:D Ne güldüm,anlatamam:))) Sağolasın.Haklısınnn...
YanıtlaSil:)
SilÇok güzel anlatmışsın gerçekten, madalyonun hiç görülmeyen tarafından bakmışsın, etkileyici bir yazı olmuş :)
YanıtlaSilTakipteyim, bende beklerim bloğuma :) http://kadinlaraaozel.blogspot.com/
sevgiler
Elbette uğrarım,teşekkürler.Hoşgeldin:)
YanıtlaSilTespitler yerinde olmuş. Tabiri caizse cuk diye yerine oturmuş. Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında
YanıtlaSilGüzel yazı için teşekkür ederim.
İyi bloglar
Teşekkür ederim:))
SilEvet aslında yaşamlari ne kadar acı.evlerinden küçükken ayrılan sultanlar,evlatlarinin acisini gorenler .birde saray koselerinde kalan zavallı yaliz cariyeler.yazık.
YanıtlaSil