İzmir Kitap Fuarında tesadüfü şekilde gittiğim sunumu sizinle paylaşacağım.
Sunumun ismi: Mu Tarımı.
Japonca olan sözcüğün anlamı:
"Hiç bir şey yapmamak." demek.
Japon çiftçi ve filozof "Fukuoka" tarafından gündeme yeniden yerleşmiş.
Salondaki izleyicilere baktığımda üç ayrı tipte insan vardı:
Meraklı, idealist ve girişimci.
Mu Tarımını, size kısa bir mizansenle anlatayım:
Diyelim ki siz bir çiftçisiniz. Tarlanızı ayrık otları sarmış. Ne yapsanız; onlardan kurtulamıyorsunuz.
Hasat Sonu |
Söyleşiye katılanlardan birisi; yaşadığı sıkıntıyı çok güzel belirtti:
Ayrık otu öyle bir baş belası ki silah sıksanız kurşunu geçirmez.
Kim bilir ileride kurşun geçirmeyen yeleği ayrık otundan yapılır. Neden olmasın?
Biz konumuza devam edelim. İşte o anda arkanızdan bir el dokunuyor. Fukuoka elinde asasıyla beliriyor.
Belgeselde izlediğim kadarıyla dervişe benziyordu.
Fukuoka sakince:
Ne yapıyorsun? Doğaya karşı savaşamazsın.
Siz şaşırıyorsunuz:
Nasıl yani?
Fukuoka yanıtlıyor:
Ayrık otu toprağın öz evladı. Senin ektiklerin üvey. Her anne kendi çocuğunu korur. Sen onları oradan sökmedikçe -Mu tarımında; başka yöntemler olabilir- toprağın onları kabul etmesi zaman alacaktır. O da iyi bir ihtimalle...
Filozof Fukuoka |
Resim Kaynak:"http://permakulturdenemeleri.blogspot.com.tr/search/label/Masanobu%20Fukuoka"
Fukuoka; Mu tarımında -bana göre- " insanlar, Neolitik dönemde -insan yerleşik hayata geçtiği zaman- nasıl tarım yapıyorsa ona dönmeli." demektedir.Mu Tarımının önerileri:
Yaban otları arasında pirinç, tahıl ya da sebze yetiştirmeyi.
Ağaçları özgür bırakmayı. Budamanın yapılmaması. Ayrıntıları bilemiyorum; aşılamayı bile önermiyor olabilir.
İlaçlamaktan vazgeçmek. Burada ki ilkeye katılıyorum. Mümkün mertebe tuzak bitkiler gibi farklı yöntemlerle ürünü korumalı.
Ürünlerdeki kalan ilaç artıkları vücudumuzun bağışıklık sistemini şaşırttığı gibi "DNA" mızın bile değişimine neden olabiliyor.
Her bölgenin kendi toprağına ait ürünlerin yetiştirilmesi.
Doğayı izleyerek, ne zaman ne yapacağınızı fark edebilmek; uygulamak.
Fukuoka:
"Doğayı izleyin. Onunla konuşun. O, size ihtiyacınız olan şeyi söyleyecektir."
Tam bu esnada, demin isyan eden katılımcı hepimizi güldüren cümleyi söylüyor:
Yani; ben bir felsefeyle mücadele ediyormuşum.
Fukuoka, Japon derebeyliğinden bir aileye mensup. Fikirlerinin meyvesini alabilmek için 30 sene uğraşmış.
Dünyanın bir çok yerinden onun fikirlerini; yöntemlerini öğrenmeye gelen insanlar olmuş. Fukuoka; kuraklık yaşayan ülkelere davet edilmiş. Yöntemlerini oradakilere göstermiş. Kendi fikirlerini "Ekin Sapı Devrimi" adını verdiği kitapta toplamış.
Fukuoka'yı garipsediğim şu cümlesi oldu:
İnsanlar hiç bir şeyi bilemez. Evreni "bilim" denilen şeyle iyileştirmiyoruz. Hastalandırıyoruz.
İsyandaki Hoca |
Resim Kaynak: "http://m.ensonhaber.com/"
Doğrusu, ortamda Cübbeli Ahmet Hoca olsa eminim sözünü esirgemezdi:"Biz söyleyince kara cahil. Elin küffarı deyince: Maşallah çıt yok... Ne oldu? Size söylüyorum, ahali... Vallaha alınıyorum; memleketim de ayrık otu muamelesi görüyorum. Muhterem; keşke yaşasaydı; bir Kelime-i Şahadetle müslümanlığa erişseydi. Yazık olmuş."
Benim aklım galiba; bu durumlarda hınzırca çalışıyor.
Fukuoka'nın bilimi kendi çıkarlarına kullanan kişileri eleştirmesini anlıyorum; ama, gereksiz bir şeymiş gibi düşüncesine katılmıyorum.
Biliyorum konu biraz dağılsa da sizi konuya yakınlaştırmak için yapıyorum.
Salonda, Türkiye'de "Mu Tarımı" uygulamaları sorgulandı. Üretici olduğunu söyleyen kişi söz aldı:
Fukuoka'nın fikirleri; Türkiye şartlarında uygulanabilir olduğunu düşünmüyorum.
Ben denedim; öyle düşündüğüm gibi verim alamadım. Türkiye'de Mu tarımını uygulayarak başarılı olan çiftlikler var mı?
Sunum koordinatörü:
Fukuoka da ilk 15 sene neredeyse hiç verim almadı. Topraklarınız ve bitkileriniz daha önceki uygulamalara aşina olduğundan
direnç gösteriyordur. Fukuoka; "her bölgenin kendisine ait çözümleri olacaktır. Bire bir uygulamaya geçene kadar alternatif yöntemlere devam edin." demiş.
Sunumda ki ikinci konuşmacı:
Türkiye'de "Üç Elma" adlı çiftliğin bu uygulamalara benzer çözümlerle üretim yaptığını söyledi.
Koordinatör:
Yunanistan'da Fannis adlı bir çiftlik sahibinin uygulamalarını internetten inceleyebileceğimizi söyledi. Fannis, Fukuoka'nın öğrencilerinden.
Sunum bu konuşmalar arasında geçti. Sunum sonrası; Fukuoka'nın "Mu Tarımı" hakkında düşüncem:
Doğrusu, Fukuoka eğer ailesinin toprakları olmasaydı düşüncelerinden vazgeçer miydi?
Türkiye'de kirlenmemiş toprak acaba yüzde kaç? Nadas gibi geleneksel yöntemleri kullanan kaç köy var?
İşte bu sorular aklıma düşünce; Türkiye'de Mu Tarımı yapmak çok zor olacaktır.
Atalık tohumla üretim yapan çiftçi sayımız? Allah'a şükür, az da olsa o çiftçiler var.Türkiye'de tarımın kendi topraklarına ait türlerin yetiştirilmesine yeniden önem verilmeli.
Patates Toplayıcısı |
Biz konunun ne kadarına hakimiz? Şu anda yaşanan tarımla ilgili verilere baktığımızda acı bir tablo var:
Rusya'dan buğday, Kanada'dan mercimek ithalatı gibi...
Yazının başında değinmiştim:
Üç tip izleyici vardı: Meraklılar, idealistler ve girişimciler.
Girişimciler ile meraklıların hızla başka yönlere doğru gideceğini düşünüyorum. İdealistler belki topluluklar vasıtasıyla kurtarılmış bölgelerde "Mu Tarımını" deneyecek. Kaz dağlarında ki köyler gibi..
Kim bilir gerçekten Türkiye'yi yeniden tarım reformuyla karşılaştıracak olanlar da onlar...
Kendimize ait, yeni üretim süreçlerini bulup bereketli ve sağlıklı zamanlara dönmek dileğiyle.
Herkese sevgilerimle.
Not: "Hasat sonu" ve "Patates toplayıcısı" fotoğrafları bana aittir. Yazının her hakkı saklıdır.
Fukuoka'nın yanıtına bayıldım.Ne güzel bir yazı :)
YanıtlaSilÜvey evlat durumu. :) Fukuoka, güzel özetlemiş.
SilBen derslerden nadasa birakmanin kotulendigini hatırlıyorum.. Ve bence bizim evet mu.tarimina ihtiyacımız var ama.once yeniden tarim.yapmaya tarim.yapacak.insana ihtiyacımız var..
YanıtlaSilEvet, biz ortaokul sıralarındayken tarımın makineleşmesi gerektiği bize anlatılırdı.
SilHaklısın, yeniden tarım yapacak insana ihtiyacımız var.
Topraklarımızın yeniden sevgi ve inançla işleyecek bereketini paylaşacak insanlara...
keşke dikkat edilse ne güzel olurdu
YanıtlaSilİlaçlama, tohum ve aşılama konusunda bitkinin ya da tohumun neye ihtiyacı olduğuna dikkat edilse, daha çok ürün ve para diyerek kendi toprağımızı tüketmesek ne güzel olur...
Silkesinlikle çok haklısınız çok güzel bir paylaşım olmuş
SilTeşekkür ederim. Dilerim Türkiye'mizde bereketi yaşarız...
SilÇok güzel bir yazı olmuş.. Çok teşekkürler. Bu kadar elverişli bir iklimde herşey ithal geliyor ne yazık ki. Doğaya karşı savaştıkça kaybeden biz olacağız ama hala farkında değiliz, ne acı. Daha da betonlaşmaya, üretemeyen bir toplum olmaya itiyorlar. Fukuoka hakkında daha da bilgilenmek isterim, araştıracağım.
YanıtlaSilSevgiler
Aynen öyle. Sevgili Ezgi, hepimizin uyanık ve bilinçli olması gerekiyor. Ülkeler artık top tüfekle değil; gıda üzerinden gelecek nesillerin sağlığıyla yok ediliyor. Temiz ve hiç bir şekilde suya sabuna dokunmadan. İkinci de eğitimle...
SilÇok güzel bir yazı olmuş nilmediğim o kadar çok şey öğrendim ki
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
SilÇok ilginç bir yazı👏🏻🌟 çok beğendim. Ülkemizde artık samanın bile ithal edildiği düşünülecek olursa😔 Tekrar bu verimli toprakların işlenip, ekilip, biçilmesi dileğiyle
YanıtlaSilİnşallah.. Bu konuda hep birlikte olursak topraklarımız ve gelecek nesillerimiz için kurtulacak..
SilYazının ilk cümlesi ve ilk kare ile bir tür nadas mı acaba sorusu aklıma düştü. Nadas ilkokul yıllarında öğrendiğimiz bir kavramdı aslında. Tarım, toprak, doğa üçlüsü spekülasyona kurban gidiyor ya çok vahim.. Tohumdur, ekilebilir alandır derken bir dizi bilinmez çıkıyor önümüze. Japon amacanın öyle nurani bir siması var ki, ne dese inanılır.. Kaleminize sağlık.. İlk fotoğraf İstanbul-İzmir yolunda Bursa taraflarında yaz başı rastladığım kareler, hep durup çekmek isterim ben de . Nasip belki bu yıl çekerim..
YanıtlaSilBen de Ayvalık yönüne giderken çekmiştim. :) Aynen öyle; o kadar bilinmezlik var ki.. Hepimiz şaşkınız...
SilFukuoka amca enterasan birisi... :)
Dilerim bu sene böyle bir kare çekmek size de nasip olsun. Sevgilerimle.
Fukuoka'nın söylediklerine hayran oldum, ben de saksılarımda yetişen (onlarda ayrık otu olarak mı adlandırılır bilmiyorum) yabani otları hiç koparamam çiçeğimle birlikte yaşarlar :)
YanıtlaSil:) Ayrık otu olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsaydı, çiçekleriniz çoktan ayrık otunun yemi olurdu. Kendileri biraz yamyamgillerden. Diğer bitki türlerine nefes aldırmıyor.
Silİlginç bir yaklaşımmış :)) Doğaya karşı savaşamazsın sözü, tarihçimin tarih tanımını aklıma getirdi: "Tarih, insanın insanla ve insanın doğayla olan mücadelesinden oluşur"
YanıtlaSilHocamız haklı... :)
Silpikuuuu, mu blogu nasıl olur meselasıı sölesenee :)
YanıtlaSilMu blogu; güzel olurdu. Yalnız bunu derviş amca ya da teyze yazmalı. Mesela Fukuoka amcanın fotoğrafı "permakulturdenemeleri" adlı blogtan aldım. Permakültür de Fukuoka'ya yakın bir mantık ile yaklaşıyor. Sanırım blog sahibi yoğun işlerinden ve de gözlemlerin kayıtlara alma zorluğundan dolayı bloga devam etmemiş.
SilHic ilgilenmedigim bir konuyu nasil okuttun bana cubbeli hocayla guldurdun cok guzeldi:))
YanıtlaSil:)) Cübbeli Hoca beni genelde güldürüyor. :)
SilÇok güzel bir yazı olmuş.Türkiye'de her alanda bize uymaz kılıfı arkasına saklanan kendi tembelliğimiz bence.Emek verip uğraşmak yerine al dışarıdan,bas zehiri mantığıyla yarınlarımızı tüketiyoruz :/
YanıtlaSilBelki o da bir etkendir... Aslında son 10 seneye kadar biz de tarımın makine ile yapılmadığından üretim ve verim kayıplarını çok konuşuyorduk.. Bu noktada kendimize ait bir tarım politikamız olmadığından diye düşünüyorum..
SilBugün blogları gezerken, sizin başlığı görünce okumayı sona bıraktım. Etkileyici ve farklı bir yazı olduğu belliydi. :) Fukuoka ya kalpler gönderiyorum. :)
YanıtlaSilFukuoka eminim mutlu biraz da hüzünlüdür. :)
SilElinize sağlık. Malesef türkiyenin toprakları altın olmasına rağmen ithal geliyor çoğu şey. Bu çok üzücü.
YanıtlaSilEvet, özellikl tohumların yerli olmayışı son 5-6 senedir bir çok tartışma ve endişeye neden olmaktadır.
SilAslında son yazınıza yorum yapmak istedim fakat o arada diğer yazılar dikkatimi çekti. Biri diğeri derken bloğun içinde kayboldum 🤗 Kaleminize yüreğinize sağlık 🤗👍🏻
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
Silyazını okuyunca fukuokamı bu dünyada yaşamıyor biz mi ... bir yerde bir terslik var diyorum ... sonra onların yaşadığı seviye bizim seviyemize bakınca aynı yerde yaşayıp farklı yöne gitiiğimizi anlıyorum ... tabii bu tarıma da yansıyor. ilk okulda buğday nerelerde yetişiyor diye soran hocama buğdayı biz rusyadan ithal ediyoruz diye cevap verseydim ne olurdu acaba ? galiba sınıfta kalırdım... ama durum bu ... şimdide zeytinlikler ... ve daha neler neler benim bilmediğim... tarım alanlarında ki ayrık otlarını bilemem ama bazılarının vicdanlarında ki ayrık otlarını temizlemeliyiz bence ilk önce ... sevgiler...
YanıtlaSilBu yorum gerçekten uyarıcı olmuş. Sevdim. Diliyorum:VİCDANLARDAKİ AYRIK OTLARINI TEMİZLERİZ..
SilSevgilerimle..
Çok güzel bir konu ve açıklayıcı bilgiler için teşekkürler.
YanıtlaSilBence tek suçlu var, o da kapitalizm!
Belki de kapitalizmden Mu tarımıyla kurtulabilir insanlık, neden olmasın :)
Fukuoka kadar sabır var mı? Bilemedim..:)
SilDoganin kendi duzenini bozan kesinlikle bizleriz. Biz onu degistirmeye calissakta o bizden daha guclu yani ayrik Otlari daha guclu bence !. Yazinizi cok begendim mizah karistirmaniz cok guzel olmus . ellerinize saglik :)
YanıtlaSilDoğa ne kadar ilginç değil mi? Sanırım öyle, ayrık otları ve onun gibi yabani otlar bizden daha güçlü. Bazen mizah bir konunun anlatımında daha güçlü olabiliyor. Teşekkür ederim. :)
Silharika bi makale olmuş..elinize sağlık..cübbelinin sözlerine güldüm :)) ayrıca Fukuokanın "Doğayı izleyin. Onunla konuşun. O, size ihtiyacınız olan şeyi söyleyecektir." sözleri de çok değerli geldi bana..çok doğru söylüyo..mu tarımı" dediz de bu konuda videonuzun olduğunu bilmiyodum,yutupta gördüm :) " https://www.youtube.com/watch?v=zAKajgyx6i4 " bence herkes izlemeli..
YanıtlaSilEvett ben unuttum onu. Hatırlatmanız çok büyük incelik. Teşekkür ederim. Selamlar.. :)
Silüvey evlat gerçekten de güzel bir tanımlama olmuş ama ben mantıklı bulmadım yani evet bir bölgede küçük bir bahçeniz olsa ve orda hayalelrinizin çiçeklerini sadece süs için bile olsa yetiştirmek isteniz dahi temel felsefe o civarda yabani olarak yetişen çiçekleri inceleyip onların ailesine mensup bitkileri seçip de bahçenize almanız yönünde ki diğer türler o civara uyum sağlayamayıp boşuna uğraştırmış olmasın ,yerli tohum kullanan büyük üretici kaldı mı acaba diye merak etmiyor da değilim bir yandan, köklü bir tarım hayvancılık uygulamasına ciddi hatta acil olarak ihtiyacımız var ama bunu kişisel rantların önüne geçecek elim bir durum olduğunun farkına varılabilecek mi umutlu değilim ... hayırlısı olsun
YanıtlaSilYerli tohum kullanan büyük üretici var mı bilmiyorum... Belki küçükler büyük olmak için birleşmeli...
SilSağlığımız için hep birlikte hareket etmeliyiz..
Çok güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık, umarım gerçekten bereketli tarımımıza ulaşırız :(
YanıtlaSilİnşallah... Ben umutluyum, bu tür organizasyonlar ile kinler ne yapıyor ve nasıl bu sorunların üstesinden gelinecek? Onları görüyoruz. Sevgilerimle..
SilFukuoka doğru demiş. Biz insanlar doğayı işgal ettik. İstediğimiz forma girsin diyoruz. Börtü böcekte de aynı durum mesela. Tarlada çoğun insanın ıyy olduğu canlılar beni hiç rahatsız etmez. Çünkü asıl onların yaşam alanına giren benim.
YanıtlaSilBen "ıyy" desem de girenlerdenim. :)
SilMerhaba.
YanıtlaSilYazınızı dikkatle okudum ve çok önemli bir konu aslında. Dinlemesini bildiğimiz zaman canlı veya cansız her şey konuşuyor aslında. Ayrık mücadelesi yapardık çocukluğumda ve bir zararını da görmedik zamanında yaptığımız zaman. Bilir misiniz? Özellikle köpekler-kediler de- ağrısı olduğu zaman ayrık yerler bahar aylarında.
Tarım ilçe müdürünün kendi üzümünün balgam hastalığından eriyip aktığı bir ülkedeniz ve başkalarının bağına çare olmasını bekleyenlerdeniz. :)
Kedilerin ve köpeklerin bazı otları yediklerini biliyorum. Hatta bir ot var: "Valeriana Officinalis" kedi otu diye geçer. Bu ottan; uyku tentürü yapılır. Bir dönem ben de çok içtim.
SilBelki de bizler işlerin çokluğu adam yokluğu derken zamanı geçiriyoruz; ayrık otları da başımıza dert oluyor.
Son söylediğiniz nokta: "Terzi kendi söküğünü dikemezmiş." atasözünü doğruluyor; bence.
Belki de bizler eğitim sisteminde ki hatalar nedeniyle işin gerçek uzmanlarını yetiştiremiyoruz...
Felsefesini çok sevdim...Ama Türkiye de uygulanabilirliği konusunda endişem var.... Yakında imara aça aça toprak kalmayacak zira :(
YanıtlaSilHiç sorma. Zaytung da işi espriye vurup "balkonlar da imara açılıyor." diye tepkiyi güzel yorumladı...
SilBiraz toprağı nadasa bırakmak da var işin içinde. Ama keşke uygulanabilse. Hoş, ülkemizde tarım yapılabiliyor mu artık, taım ülkesiyiz diyebiliyor muyuz :(
YanıtlaSilİnşallah tarım alanlarımız ile tarihi eserlerimiz korunur ve kurtarılır. Fransa; turizm de Avrupa birincisi... Biz de onlardan kat kat fazlası var. Koruma ve kurtarma sıkıntılı.
SilTarım açısından gerçekten önemli adımlar atmalıyız. İşin içinde gelecek nesiller var..
Bayıldığım bir yazı oldu gerçekten ellerine sağlık:))
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :)
SilEllerine sağlık çok güzel bir yazı olmuş 😊
YanıtlaSilTeşekkür ederim:)
Silbence bu tarım çeşidi çıktığı ülke olan Japonya gibi çok gelişmiş ülkelerde uygulanabilir. hele bizim veya Amerika gibi ülkelerde bu tüketim çılgınlığı ve aşırı doyumsuzlukla siddin sene insanlar akıllanmayacaklar bence. Fikir çok güzel ama aç gözlü insanlar çok fazla.Ayrıca çektiğiniz fotoğraflar çok başarılı. sevgiler
YanıtlaSilAmerika kendi toprağını o kadar güzel koruyor ki sen buradan çiğ yiyecekle gitsen o yiyecek gümrükten geçmiyor. Nedeni: Ülke topraklarını tehlikeye atmak. İlginç gümrük kuralları var. Bir bakmanı öneririm. Hem halkını hem de toprağını sakınıyor.
SilTeşekkür ederimm. Sevgiler.
'Mu nedir?' diye merakla geldim. Yepyeni bilgiler topladım.
YanıtlaSilYıllardır doğallık diye ölen biri olarak tabi ki çok beğendim! Umarım idealistler girişimcilerin ilgisini çekecek kadar hızlı giriş yaparlar bu işe!
Doğayı rahat bırakırız yani inşallah!
Ayrık otu hep gülümsediğim bir bitkidir.
Üniversitede botanik dersinde hocamız anlatmıştı ne kadar arsız olduğunu :)
Şimdi telefondan yazamadım ama fırsat bulursam gelip yazayım.
Çok teşekkürler bu detaylı ve harika sunum için.
Bekliyorum, eminim güzel bilgiler vereceksin. Sevgilerimle.:)
SilFukuoka ne de güzel söylemiş. Maalesef bizim ülkemizde bu mümkün değil görüntü uğruna her şeyi ayrıştırıyoruz. Örneğin bir piknik alanına gidiyoruz sadece ağaç ve çimler var . Geçenlerde Cambriegede gezerken ilgimi çekti bütün yabani otlar, ağaçlar ayrıştırmadan öylece kalmış hatta inekler bile geziyordu ve bu geçtiğim yol merkezde herkesin kullandığı bir yol . Türkiye'de olsa her tarafa bir beton dökerler kenarlara ağaçlar, çiçekler dikerler diye düşünmüştüm. Tarla konusu hakkında pek bir bilgim olmadığı içşn bir şey söyleyemeyeceğim ama biraz doğayı diğer canlılarla baş başa bırakmakta fayda var. Bu konuya değindiğiniz için teşekkürler. Sevgiler ❤️
YanıtlaSilEvet o durum da ilginçmiş. İneklerle bir arada olmak.:)) Şehirde bu durumu ne kadar kabullenilir bilemedim. :)
SilBen de teşekkür ederim. İngiltere'den bir örnek vermeniz hepimizi eminim şaşırttı. Sevgilerimle.
Çok önemli bir konu ve ülkemizde ne yazık ki her meslekte olduğu gibi tarımı da bitirmeye çalışıyoruz. Emeğinize sağlık şahane bir yazı hazırlamışsınız :)
YanıtlaSilTarım bitmesin. Bir halkı en iyi sindirme yöntemlerinden biri: Gıdadır...
SilHepimizin durumun farkında olup tepkimizi vermemiz geleceğimiz için faydalıdır.
Teşekkür ederim.:)
Şu an genç olsaydım yüksek öğrenimini Hollanda'da tarımla ilgili bir bölümde yapar ve burada uygulardım. Orada tarımla ilgili araştırmalar yapan çok iyi okullar var. Bizde de olması şart.
YanıtlaSilBence de bizde de olmalı.. Verdiğiniz örnek belki gençlerimize ilham olur. Teşekkür ederim.
SilÇok güzel bir konu seçmesinin canım ,benim babam ziraatci ilaç firmasından emekli abim de ziraatçi, emin ol tarım bitiriliyor,somuruluyor. Çok üzülüyorum, gelecek besili hic lik bekliyor
YanıtlaSilEnseyi karartmayalım. Kötü şeyler var; hep de olacak. Bizler bilinçlenerek, bazı noktalarda tepki koyarak durumlara müdahil olursak; bazı şeyler değişecek. İnanıyorum..
SilNe kadar enteresan bir konuyu ele almışsın canım inanılmaz bilgilendim ve ufkumda yer etti çok teşekkürler <3
YanıtlaSilFatma'cığım bazı noktalarda bilinçlenmeye hep beraber gayret göstereceğiz. Farkındalık yaratabiliyorsam mutlu olurum. Teşekkür ederim. :)
SilBiz evimizi yeni aldigimizda bahçe icin arastirmistim. Ancak ekecegim birkac maydanoz nane için ugrasamadim. Uzun zaman ayirmak ve çesitli seyler denemek çiftçiler içn de zor olmali.
YanıtlaSilHımm; bahçesi olup da -konum önemli- bir şeyler yetiştirmek bu benim hayalim. Dilerim o nane ve maydanoza başlarsın. Kendi yetiştirdiğin ürünün tadı hep başkadır.
SilÇiftçiler için görüşüm: "En iyi yol bildiğin yoldur." mantığıyla hareket ediliyor.
Farklı konularda ürün yetiştirmek için uğraşan çok az girişimci çiftçi var..
Vayy halimize ne günlere geldik tarım hiç iyiye gitmiyor. Çiftçilerimiz zor durumda Allah yardımcıları olsun.
YanıtlaSilAmin hepimizin yardımcısı olsun...
Silcok guzel bir yazi olmus bilgilendirici :) ellerine saglik canim
YanıtlaSilFuko iyi demiş hoş demiş de Japonların kaçı yapıyor bu tarımı , bunlar da maalesef kendileri her haltı yiyip sonra diğer ülkelerdeki mevzulara el atıyorlar , mesela nükleer santraller . Neyse bu benim ülkenin tarım politikalarını eleştirmediğimi düşündürmesin , kendi çapında içinde ve küçk çiftçi olarak diyebilirim ki israil tohumunu destekleyen , yerli tohum ekince desteği çeken bir devletle bu ülkede bırak mu tarımını , cacık bile olmaz ...:(
YanıtlaSilEl birlik olursak cacık da olur; tereyağ da.. Dilerim gıda topluluklarıyla iletişim halindesindir. Bazılarının gerçekten güzel işleyişleri var.
SilJaponlar sanki Amerika veya İngiltere'ye göre daha masum kalıyor. Bilemedim..
Fukooka bana göre bir anarşist; kendi felsefesine göre hareket ettiği için saygı görüyor..
maalesef ülkemizdeki toprakların kıymetini bilmiyoruz.
YanıtlaSilBen de aynı duygular içindeyim..
SilTarım bence her geçen gün daha önem. Kazanmasi gereken bir konu. Hele hele insanlar sağlıklı beslenme konusuna ağırlık vermeye başladıkça, bilinclendikce daha da önem. Kazanmasi gerekirken ne yazık ki tarıma verilen önem azalıyor. Kendi uretebilecegimiz gıdaları bile dışarıdan aliyoruz falan gibi saçma şeyler. Yazı çok güzel olmuş. Konunun felsefesi çok. Iyiymis. Paylaşım için teşekkürler 😊
YanıtlaSilAyrık otu toprağın öz evladıdır ne kadar güzel bir söz. Artık bambaşka bakacağım ayrık otuna :)
YanıtlaSilAyrık otu: Bu haliyle insanı etkiliyor.;)
SilÜlkemizde her türlü imkan varken yurtdışından ürün ithalatı yapmamız çok acı bir durum :(
YanıtlaSilBence de... Tüketiciler olarak sağlığımızı koruyabilmek için ithal edilen ürünlerin menşeilerini bilmeliyiz..
Sil