En son sözünü bu şekilde söyleyerek ortadan kayboldu.
Şifahanenin orta avlusunda koronun karşısındayım.
Mekânlarda fotoğrafı bazen meraktan bazen de belgelemek
amacıyla çekiyoruz. Eve döndüğünüzde. Çektiğiniz karelerin sizi şaşırttığı
oluyor mu? Doğrusu: Şifahane fotoğrafları da böyle oldu.
Şifahane Müzisyen Grubu Ve Hastalar |
Hadi Beyler |
Heykeller: “ Hadi bakalım beyler; çalalım eğlenelim.
Kendimizden geçelim.” dememiş mi? İlk şarkımız:
Oyna oyna
halime/ Oyna kör talihime/Oyna oyna ah ile/ oyna bahtı kareme.”
Tamam, kabul ediyorum ki bu biraz saçma oldu. Olsun,
yaratıcı olmakta fayda vardır. Ardından aklıma cin fikirler doldu. Sanki Şifahane’nin kenarına köşesine saklanmış
sevimli hayaletler gözüme göründü. Bugün olsaydı; hangi şarkılar çalınırdı?
Ben kendi listemi yazıyorum. Siz de yorumlara listenizi
ekleyebilirsiniz.
Karasevdalı hayaletimiz: “Aşkın bahardı. Ümitler
vardı.” şarkısının sözlerini bir kenarda terennüm ediyordu.
Bir kenarda ezilmiş, büzülmüş hayalet için arkadan
biri:
Aman şeker oğlan, yandım şeker oğlan/ Anasına darılmış,
damda yat sen oğlan Bacada gezen oğlan, gömleği keten oğlan/ Ah gece gelme
gündüz gel /Horozdan korkan oğlan.
Sonunda; ise nazlı mı nazlı, güzel bir hayalet geliyor.
Koronun bir kenarında elinde çemberi çok hoş bir sesle araya giriyor.
Meğer onu birçok kişi sever. Uzaktan görmek için bile
“Şifahaneye” gelirmiş. Söylediği şarkı ne miydi?
Hayalet Kız |
Çemberimde gül oya/ Gülmedim doya doya/ Dertleri
karıyorum/ Günleri saya saya/ Al beni kıyamam seni.
Pembe gül idim soldum/ Ak güle ibret oldum/ Karşı karşı
dururken/ Yüzüne hasret kaldım/ Al beni kıyamam seni
Avlu dibi beklerim/ Vay benim emeklerim/ Dümbeleği çala
çala/ Yoruldu bileklerim/ Al beni kıyamam seni.
Hayalet de olsa bu sesin sahibesinin gözlerinden yaşlar
süzülüyordu.
Gerçeğe dönme zamanının gelmişti. Şifahane müzik terapi
konusunda oldukça iyiydi. Bu müzikler yeniden uyarlansa; büyük ihtimalle pek
çoğumuz-en azından- severek dinleyeceğiz.
Hekim Hastayı Koterle Dağlarken |
Ardından yan kapıdan içeri giriyorum. Hekimlerden
birisi, nabız alarak hastalığı anlamaya çalışıyordu. Odanın başka köşesinde,
hasta koterle dağlanıyordu. Mangal içinde ısıtılan koterleri görüyoruz. Küçük
pencereciklerde hastaya ait eşyalar: Çarık, testi, tabak vs. yerleştirilmişti.
Tenlere Göre Müzik Makamları |
Hekim Hastanın Nabzını Alıyor |
Hastalıklara Göre Makamlar |
Vakitlere Göre Makamlar |
Hastaların yıldız namesi çıkartılarak rahatsızlığına
hangi makamların iyi geleceği belirleniyordu. Duvarlarına asılan panolarda
müzik terapiyi nasıl kullandıklarına dair sınıflandırma yapılmış. Ten rengi,
makama göre saat, hastalığa yönelik makam. İnsan şaşırıyor.
Suda terapi araçlarından birisiymiş. Suyun def üzerindeki sesi bir ritme dönüştürülmüş.
Tambur Çalan Müzisyen |
Allahü Ekber -Allah Büyüktür |
Kudüm -Amasya Şifahanesi |
Kaşıklar- Amasya Şifahanesi |
Hasta Penceresi -Amasya Şifahanesi |
Osmanlı da gördüğümüz: “Bu da geçer.
Ya Hû.” cümlesinin şifahane kaynaklı olduğunu
düşünüyorum. Birçok yerde; “Allah Büyüktür= Allah-ü Ekber” cümlesi vardı.
Yine
“zil” ve “kaşık” ile ritim kullanılarak bir tür semahın yapıldığına dair fikir
uyanıyor. Tüm hastalıkların, “Allah’ın izniyle” geçeceğine dair inancı güçlü
tutmaya çalışılmış. Hastayken, insanı ayakta tutan en önemli duygu; “her şeyin
bir gün eskisi gibi güzel olacağıdır.”
Salonun
bu kısmında; hem koroda hem de solo olarak kullanılan müzik aletlerini
vitrinlere yerleştirilmiş. Ney, santur, kudüm, bendir, tambur, kanun. Müzisyenler de
içeride oturtulmuş. Bu koğuş, müzik terapinin hastalara birebir uygulandığı
alandı. Amasya’nın yetiştirdiği müzisyenlerin adları da anılmış.
Su Gibi Ol- Mevlana |
Kapıdan
çıktığımda, son kez etrafıma baktım. Tepede minik bir kuş yuvası vardı. Bir
zamanlar; burada kuş sesleri kadar ahenkli seslerin şifa verdiğini
hatırlatıyordu. Şifahane’den geçmişlere hem rahmet hem de şükran duygusuyla
ayrıldım. Bu günlere ne zahmet ve acılarla gelindiğini bir kez daha hissettim. Hayatta, Mevlana'nın sözünü hatırlamalı; "su gibi yaşam verip vazgeçilmez olabilmeli." Sevdiklerimiz ve kendimiz için ilke edinmeliyiz.
Kuş Yuvası- Amasya Şifahanesi |
Herkese
sağlık, huzur ve ağız tadının olduğu günler diliyorum. Güzel bir hafta olsun.
Not: Fotoğraflar bana aittir. Hayalet Kız görsel alıntıdır.
İlginç ve keyifli bir seyahat, bir o kadar da keyifli bir yazı olmuş Peri hanım, çok teşekkürler ♥ İlham veren çok şey var resimlerde ve satır aralarında, onun için bir daha bakacağım :)
YanıtlaSilGüzelliklerle dolu bir hafta da sizin olsun....
ne güzelmiş. müzik terapi oluyor yani. bana bir tek ney yeter valla anında iyileşirim ;) fotolar eline sağlık , iyi oluyor gitmiş kadar oluyos.
YanıtlaSilBilgiler çok güzel... Ten rengine göre olan çok ilginç geldi denemem lazım :)
YanıtlaSilMüziğin terapi etkisi yaptığını ben daha lise yıllarımda kendi kendime keşfetmiştim.
YanıtlaSilBurada da sağlam bir şekilde tescillenmiş oldu. Harika bilgiler bunlar.
Fotoğraf makinası konusundaki isteğini de gerçekleştirdiğinde tadından yenmeyecek ;)
Sevgili bahçe perim,bizleri bilgilendiriyorsunuz çok teşekkürler.
YanıtlaSilArkadaşlarım bana ödül göndermiş bende size gönderiyorum.
Görüşmek üzere..
sevgili peri ne güzel bilgiler bunlar. Ten rengine göre müzik makamı doğru mudur bilmiyorum ama müziğin insanı keyiflendirdiği, ruhunu dinlendirdiği kesinlikle doğru. Sevgiler..
YanıtlaSilSevgili Safiye, ömrün uzun ve yaşamın kendin gibi keyifli sürprizlerle dolu olsun; nasıl da eğlenceli bir yayın olmuş, çok yaşa emi;)! Bilgiler son derece enteresan, müziğin ve makamların (ses titreşimlerinin etkileri üzerine) şu günlerde yeniden durmaya çalışıyorlar ancak çok daha öncelerden bile ten renklerine göre, hastalık çeşitlerine göre makam keşfi çok çok enteresan geldi. Topraklarımızdan bu tarz çalışmalar çıkması hepimiz adına tekrar durup düşünmemizi gerektiren gerçekler. Sevgiler canım.
YanıtlaSilne güzel ve keyifli yazıyorsun sen yaa.çok beğendim yine.emeğine sağlık canımcım.süpersin...
YanıtlaSilBende bir ödülünüz vaaarrr…
YanıtlaSilhttp://gelincikzamanlari.blogspot.com.tr/2014/10/dart-odullerim.html