HAL DİLİ (MANİSA MEVLEVİHANESİ -2)

35
  
 Gül’e ulaşmak kolay değildir. Talip, niyetinde saf olmalıdır ki imtihanları geçebilsin.
 Mevlana: ”Hamdım, piştim, yandım:Elhamdülillah.” Der; nihayetinde.

Mevlevihane bahçesinde: Yeni açmaya başlayan; lale.



 “Elhamdülillah” diyerek, nefsinden vazgeçerek; Allah’ın varlığına teslim olan derviş; lale gibidir. İçi; ”Allah aşkıyla“ yanarak yüzüne O’nun nuru vurur. Dünya da ne kadar aşık varsa renkleri de o kadar çeşitlidir.
 Mevlevihane gezisinin ikinci bölümünde, talibin diğer aşamalarını anlatacağım:


Talip: Ayakçı olarak mutfakta ki ilk görevine başlar. Yüzünün ifadesinden; ne kadar mahcup olduğunu hissediyorsunuz.

   Pişmek için mutfağa giren, talip; önce: ”Ayakçı” yapılır. Mevlana’nın: ’İstemesini bilmeyen, vermesini de bilemez.’ düsturunu öğrenebilmesi için; çarşıya erzak istemeye ve toplamaya gönderilir.

              Mevleviliğe göre, Allah'ın yarattığı canlı ya da cansız herşey saygıya   layıktır. Çerağcı da, hem nimete hem de ateşe hürmet göstermektedir.
                     Çerağcı, odun toplama, kandil ve  ateşle ilgili işleri hallederdi. Somatçı: Sofrayı, kuran kaldıran, sofra edebi öğretendir. Sofra da: Kaşığın yenilen tarafıyla tabağa sokulmayışı, su içildiğinde diğerlerinin yemeyi bıraktığı (kul hakkı örneği-eşitlik) Meydancı, ortalığı düzenleyen kişidir.

Alaaddin'in Sihirli Lambasını Görmüş Gibi Oldum. Masalı yeniden yaşamak için
hafiften dokundum. Lamba: "Kendi masalını yarat!" dedi.:)
  Mutfakta, kaldığı sürede -ortalama 40 gün – boyunca; adaya 1 tane hurma verilir. 
Görsel alıntıdır.
Halhalı; dervişlerin karıncaları incitmemek için taktıkları söylendi. "Karınca dahi incitmez." sözü, o dönemden bugüne miras kalmış. Halhal da bizlere süs:)

Dervişler; incitici ve küfür dolu söz kullanamaz. Dili ve kalbi; can acıtan sözlerden uzak tutmalıdır. Yakmak, söndürmek, kapatmak gibi fiiller yoktur.
        
                    Günlük cümlelerinin içindeki örnekler:
‘Ateşi yakın.’ Denmez --à’Ateşi uyandırın.’
‘Kapıyı kapatın.’ Denmez-à’Kapıyı kavuşturun.’
‘Kandili söndürün.’ Denmez.--> ‘Kandili dinlendirin.’
 Kimilerine göre mutfak eğitimi yeni aday gelene kadar sürer, kimine göre de hocası ‘tamam.’ diyene kadar. Mutfak eğitimi sonunda, adaya ‘Elif-i nemet ‘ verilir.-Araştırdığım bazı kaynaklarda- Elif-i nemet: Dünyayı beline bağlayıp kalbe almamayı simgeler. Bele sarılan renkli kumaştır.


O zamanlar böyle süsleyerek girişine elbette asmamışlardı. Adı geçtiğinde, insanın ister istemez canı yanar.

   Ardından, talip hücreye alınır. 40 gün sürdüğünden ‘hücre =çilehane’ dir.
 40 gün; tüm kültürlerde önemli bir süreçtir. İslam da bunun anlamı-benim algıladığım-: Arınmak ve yeni süreçle birleşmek. Verilen örnekler de :


Şimdiler de kimse 40 gün 40 gece düğün yapamasa da söz dilimize yerleşmiş.
40 gün 40 gece düğün yapmak-bekarlığın bitişi, yeni biriyle hayata devam etmek.-
Ölünün kırkı –Kırk gün sonra, ruhun bu dünya ile bağlantısının kesilmesi.-
Bebeğin kırkı- Kadının anne oluşu ve bebeği+eşi  ile birlikte yeni hayatı.-


Çilehanenin içi: Pösteki, tesbih -belki -bir testi de su.
      Her gün hocası tarafından ders verilen talip, rüyaları da yorumlanmaktadır. Adayların bazıları çilehane durumunu, ikinci hatta üçüncü defa yaşayabilir.
 Kırk gün içinde pişen kişinin: Kalp ve nefsi arzularından arındığı, verilecek bilgiyle edebin de artık alabileceğidir. Kişi: Vav harfinin temsil ettiği: Allah’ın varlığında, tüm evrenle kucaklaşmaya maddi-manevi  hazırdır.

Tilavet Odası: İlimlerin öğretildiği ve öğrenildiği yer. Halife Dede ve diğer dervişler oturmuşlar, tatlı tatlı sohbet ediyorlardı.

  Tilavethaneye geçen aday: Hem matematik, coğrafya, tarih ilimlerle fıkıh, hadis gibi manevi ilimleri öğrenir. Tilavethane de, kahve sürekli pişirilir. Kahve işlerine bakan: Tahmisçidir. Mevleviler, kahveye başka önem verirler. Mevlana’nın teninin; kahve koktuğunu söylerler. İslami gönül insanlarının belirgin ten kokuları olduğu söylendi. İmam-ı Azam için: Nane (yanlış hatırlanmadıysa.)-Sanırım, bir metafor oluşturulmaya çalışılmış.-





Tahmisci: Kahve işlerine bakan kişidir. Kimbilir, kahvenin kırk yıl hatırı olduğunu da onlar kültürümüze yerleştirmiş olabilir.?!
 



 Günün 24 saati boyunca; tasavvuf müziği çalınan Mevlevihane de kişi üç senenin içinde kulak doygunluğuyla musiki aletlerinden birini çalar. Aynı zaman da semazenden sema dersini alır.


 Semazen’in parmak hareketlerinin bir anlamı vardır. Kendisi: Maestrodur. Hem sema edenleri hem de müzisyenleri yönetir.

Görsel alıntıdır.Konya Mevlevihanesi.

 1001 günü geçiren kişi, Konya Mevlevihanesi’ne gönderilir. Konya’da da eğitimlerine devam edilir, sonrasında dünyanın dört bir yanına: İmam, müezzin ya da eğitimci olmak üzere Mevlevi dervişleri yollanmış. Osmanlı’da ki taht sancağı sistemi benimsendiği de eklendi. Mevlevilikte ileri derece de görev yapacakların gideceği yer: Konya.
  Manisa Mevlevihanesi ile ilgili anlatacaklarım hemen hemen bitti. Manisa çevresindeyseniz-İzmir, Balıkesir, Uşak, Aydın- günübirliğine gidip görebilirsiniz.




                Kalp ilimle süslendiğinde güzelleşir. Allah'a varışın betimlenişi.
 Ebrular Konya Selçuk Üniversitesinden gelmiş.-Mevlevihaneye gidip anlatıcısından dinlemenizi isterim.-

Celal Bayar Üniversitesi'ne sahiplendiği kültür için hem de orada görevlendirdiği İsa Bey 'di-İnşallah, yanlış hatırlamıyorumdur.- kişi için teşekkür ederim. Müze de, hem anlatımı güzel hem de bilgisi olan birisiyle karşılaşmak güzel. Keyifle ayrılıyorsunuz. Yeniden gelmeyi düşünüyorsunuz. Darısı, diğer müzelerimizin başına!!

  Çevre yöresinin, o yüzyıl imarına uygun düzenlenirse; bana göre turizm değeri artacak. Nasıl yapılır; bilemiyorum.?! İnsanları üzmeden, hakları yenmeden..
                   Manisa yazılarına devam edeceğim. Bakalım, sırada hangi sürprizlerle !!                         
                                    Sevgilerimle.
NOT: Bu yazıyı yazarken o kadar aksiliklerle karşılaştım ki en sonunda, akışa bıraktım. İnşallah fotoğrafları görürsünüz.
 FOTOĞRAFLAR BANA AİT!





Yorum Gönder

35Yorumlar

  1. Teşekkürler. Çok güzel bir yazı.Okudukça okuyasım geldi. Mevlevilikte ilerlemek için izlenen yollar ve onların amaçları gerçekten etkileyici.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.Beni de çok etkilemişti.

      Sil
  2. gene çok güzel hazırlanmış bir dizi..elinize sağlık..yazıyı sanmıyorsam blogun HTML,sinde yazmışsınız..öyle gözüküyor..bence bilgisayarınızın wordunda hazırlayın yazılarınızı (sonra hepsini seçerek yazı tipini ve boyunu ayarlarsınız kolaylıkla) ondan sonra da blogun html,sine eklersiniz..fotoğraflarıda böle eklemek daha kolay olur..iyi günler ablacım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında wordde yazıyor sonra HTML ye ekliyorum.Fotoğrafları burada hazırlıyorum.Wordde yazdığım halde iki kere yazıyı kaybettim.Bir sürü sıkıntı çıktı.Aslında şu google drivei kullanmayı öğrensem daha rahatlayacağım.

      Sil
    2. şaşırdım doğrusu..word derken ben wordpad,i kastettim..windowsun wordpad,ini..birde başka word uygulaması var..hangisini kullandınız ablacım..worpad değilse,birde şöle deneyin..(başlat + donatılar + wordpad) tüm yazıyı buraya ekleyin,düzenleyin..Yukardaki yazı ayrımlarına dikkat ettim..wordpad,de iki satırı eklediğimde iki satırın birleşik olduğunu gördüm. İkinci satırı iki enter yaparak ayırmanız gerekiyor.

      sonra ( ctrl + A ) yaparak tümünü seçin ve yukardan harf karakter biçimini değiştirin. Mesela sanmyıyorsam bu karakter biçimi (calibri)..Bunu (Arial) yaparsanız daha sade olur..Bir de yazı boyutu sanmıyorsam 11 yada 12 punt. Bu kalabilir.Gözleri küçük yazıları göremeyenler için olabilir..

      Sonra fotografları eklerken (bir daha eklemenize gerek yok,fotoğrafların adreslerini alıp-ekleme yapabilirsiniz.' resim urldini kopyala'gibi) istediğiniz yere ekleyebilirsiniz..yardımcı olayım dedim..umarım çok şey bilen birymiş gibi davrandığım için başınızı ağrıtmamışımdır..:)) iyi günler ablsı..


      Sil
    3. Kusura bakmayın,sölemeyi unuttum..fotografları html,ye eklerken yazıdan bir (1) ENTER önce ve sonra olmasına dikkat ederseniz,yazıların resimle birleşmesini yada uzak kalmasını engelleyebilirsiniz..

      Sil
    4. Sevgili Bilge-umarım ,Bilge dememin sakıncası yoktur.- ,önerilerini önemsiyorum ve uygulamaya çalışıyorum.Başarınca ,kendime sıkı bir 'aferin çekiyorum.' Teknik konularla ilgili diğer mevzulara geçiyorum.Yapabilinceye kadar deniyorum.Yapamasam da, 'şimdi bunu bırak.' diyorum.İleride bir şekilde o konuyu çözüyorum.
      Verdanayı seviyorum,o yazı fontunu kullanıyorum.
      Teşekkür ederim.Sen,iyi bir arkadaşsın.Sevgilerimle.:)

      Sil
    5. yok sakıncası,bilgeyiz biz :) yardımcı olduysak ne mutlu bize..hayırlı hafta sonları dilerim..

      Sil
    6. Sana da ,canım.Teşekkürler;bu arada site açılma sorunuyla ilgili düzeltebileceğim bir şey var mı?Senin dikkatini çeken bir nokta oldu mu? Zeugma ; bu sorunu yazmış bana.

      Sil
    7. ben pek bişey bulamadım ama şöle bi sorun var..blogun en tepesine bakın..dikkat ederseniz orada < ZOLh1tBphSlhTD4kCPTKedL1WSk (UA-37790965-1) > diye bir yazı / kod var..o yazı blog ilk açıldığında karşımıza çıkıyor..ne olduğunu anlayamadım..o yazı tahminimce şablonda bir yerde olması lazım..bi ara şablonu düzeltmeye çalıştınız mı? orda kod eklediğiniz bir yerde olması lazım..onu ayarlamanız gerekiyor gibi..

      eğer şablonda değilse (yerleşim) de bir yerde (java/script ) kodları tam yerleşmemiş olabilir..reklam aldığınız kodları falan kontrol edin..orada ters giden birşey var mı diye? yukardaki kodu (karmaşık yazıyı) arayıp bulun derim..

      yada acaba şablonun kendisiyle ilgili mi,onuda anlayamadım..arastırıp bulmak lazım..Onun haricinde ben pek pi sorun bulamadım..

      Sil
    8. Bilge o kod alexaya kaydettikten sonra çıktı.Reklam almıyorum.Birileri,verse fena olmaz:)))

      Sil
  3. canim ellerine saglik cok begendim digerini sabirsizlikla bekliyor olacagim sevgilerimle♥

    YanıtlaSil
  4. En çok buna bayıldım=Dervişler ;incitici ve küfür dolu söz kullanamaz.Dili ve kalbi ;can acıtan sözlerden uzak tutmalıdır.Yakmak,söndürmek,kapatmak gibi fiiller yoktur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de çok şaşırmıştim,davranışlar ve sözler birbirini tuttuğunda ahenk meydana geliyor.Büyülüyor.Sevgilerimle.

      Sil
  5. alla alla ya senden çok şey öğreniyom ya.
    not aldım gerektiğinde başvurmak için.
    :)

    YanıtlaSil
  6. Ben de senin gibi çok şey öğreniyorum,sonra da paylaşıyorum.Blog yazarlığının bu kadar öğretici olacağını tahmin etmezdim:) Teşekkürler..:) Aynen senin gibiyim:)))

    YanıtlaSil
  7. Yine çok güzeldi, emeğinize ve yüreğinize sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim,benim kadar sevdiyseniz; ne mutlu bana! Sevgilerimle:)

      Sil
  8. Konya'dakini iyi biliyorum.
    Buradakinden ilk senin sayende haberim olmuştu.
    Teşekkürler verdiğin bilgiler için.
    Manisa'ya ilk gidişimde ziyaret edilecektir ;)

    YanıtlaSil
  9. Gitti mi yorumum? :(

    Sayfan kilitleniyor sürekli, bilgine...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konya'dakine ben de gitmiştim.Hatta ,orada ettiğim bir dua kabul oldu. Ozel bir yeri var ,benim kalbimde de.Gerçi;Mevlana'nın ozel bir yanı var:Mesnevi'nin 7 cildini okudum.Fih-i Mafi 'yi ağır Farsça'dan dolayı okuyamadım.Tüm dünya'yı kendine hayran bırakmış,hümanist :
      'Gel,ne olursan ol yine gel.' derken ki samimiyeti bizleri -müslüman,hristiyan,ateist vs.- çevresine topluyor.
      Bu arada,Zeugma'cığım:Valla ,kışı da getirdin..Donuyoruz,İzmir de bile!!!
      Ayvalara olan yorumun 2 hafta sonrası ,kış geldi...
      Altıncı hissin mi kuvvetli yoksa ,biraz medyumluk mu var,anlamadım??:))Sevgilerimle.

      Sil
  10. Altıncı hissim çok kuvvetlidir gerçekten. Bildiniz..

    Ama bu olayda ayvaların resmini koyup kışı asıl sen getirdin desem? :))))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saylanmaz efendim:)) Ben ,kış gelecek ,demedim. Bergama'nın bereketi demiştim.. Saylamıyorummm:))) Sevgilerimle:) Ah,o fotoğraf yaktı ,beni:))

      Sil
    2. Zeugma,son yazdığın yazıyı ben de goremiyorum. Sayfa bulunamadı 404 hatası çıkıyor...Haberin olsun.

      Sil
    3. Bunu şimdi gördüm.

      Hangi yazımı göremiyorsun yaaa?

      Gelip bir kez daha bakar ve haber verir misin lütfen? :(

      Sil
    4. Ama benim son yazıma sen dahil 7 kişi geldi ve yorum yazdı?

      Sonradan düzelmiş mi ne olmuş ki?_
      Bu Blogger ne yapacağını şaşırıyor bu ara... İyice delirdi.
      Yayınladığımız yazılar saatler sonra görünmeye başlıyor panellerimizde...

      Sil
  11. keyifle okudum bahçe perim ve bilmediğim ne çok şey öğrendim.mevleviliğin tüm o aşamalarını ve isimlerini bilmiyordum mesela.ve ne kadar meşakkatli olduğunu düşündüm.Rabbim bizede o sabrı ve dayanma gücünü versin.
    ellerine sağlık çok güzel bir yazı olmuş.
    bu arda tekrar çok geçmiş olsun diyorum.tez zamanda şifa bulup iyileşmeni dilerim.

    YanıtlaSil
  12. Teşekkür ederim,Alanay.-Bu arada,bazı yorumlarda ;Dolunay da grüyorum.- Hep beraber ,diyelim.:)) Bu bel fıtığı ağrısından dolayı ;güzel bir şenliği kaçırdım.Karaot Tohum Takası:(( Gidebilseydim,bugün veya yarın onun resimlerini gorecektiniz...Ne diyelim;kısmet.! Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ilk duydum o şenliğide!
      üzülme önce sağlık.
      bu arada asıl adım dolunay alanay ise internet ve site adım :)
      sevgiler benden..

      Sil
  13. Çok faydalı bilgiler edindim güzel paylaşım için çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  14. "Dervişler ;incitici ve küfür dolu söz kullanamaz." keşke günlük hayatta birazcık da olsa dikkat etse herkes bu öğretiye
    neredeeee,herkes çıkarcı herkes egoist olmuş sanki
    harika bir yazı olmuş
    bilgi verici
    teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin de çevrenizde var mıdır ;bilmiyorum:Küfür o kadar yerleşmiş ki insanlar normal konuşunca yanlış bir şey yaptığını düşünüyor...:S

      Sil
Yorum Gönder